Leyla ve Mecnun Mesnevisi – Fuzuli
Eser manzum-mensur bir dîbâce ile başlamaktadır. Fuzûlî, bu serini kaleme alma sebebini dîbâcede yer alan ikinci kıt’ada açıkça ifade etmektedir. Buna göre Fuzûlî, eserinde “mecaz yolu” olarak nitelendirdiği edebiyat va-tasiyla ilâhî hakikatleri ve sırları açıklamak istemiş, “Leylâ” ismi altında “Allah’ın sıfatlarını”, “Mecnûn” kimliği ile de “Allah’ı arayan ve ona ulaşma yoluna meşakkatlere katlanan insanı” ifade etmeyi amaçlamıştır.
Ayrıca dîbâcenin mensur bölümünün ilk cümlesinde, “Leylâ’yı hakikat sırrının, Mecnûn’u da insanın ruhunun sembolü olarak kullandığını” açıkça belirtmiştir. Eserin hikâye edilişinde hâkim olan ruhun vahdet-i vücûd inancı ile plâtonik aşk anlayışı olduğu bilinmektedir. Leylâ ve Mecnûn, tasavvuf öğretisini kuru kuruya sunan didaktik bir eser olmayıp, beşerî bir aşk macerasının bütün canlı tezahürleri arasına ilâhî, coşkun panteistduyguların lirizmi doğuran ruhunu büyük bir ustalıkla yeren bir şaheserdir.
Eserdeki bazı tasvirler, anlatımlar ile insan ve mekân tanımlarındaki beşerî ve tabiî özlü, derin psikolojik ve sosyolojik tahlil ve maddî hayata yönelik gözlem eserdeki tasavvuf! yönelişe mukabil, ona beşerî bir aşk hikâyesinin bütün unsurlarını ihtiva eden bir özellik kazandırmıştır (bk. Muhammet Nur Doğan, Fuzulî Leylâ ve Mecnun, İstanbul 2002, s. 14-16). Leylâ ve Mecnûn, Necmettin Halil Onan (Fuzûlî, Leylâ ile Mecnûn, İstanbul 1956),Hüseyin Ayan (Fuzûlî Leylâ vü Mecnûn, İstanbul 1981) ve son olarak Muhammed Nur Doğan (Fuzulî, Leylâ ve Mecnun, İstanbul 2002) tarafından yayımlanmıştır. Vasfi Mahir Kocatürk ise, eseri nesre çevirmiştir (Leylâ vü Mecnûn (Çeviri), İstanbul 1940).
Ayrıca Leyla ile Mecnun mesnevisini okumak için “buraya“; efsanedeki söz sanatlarını ve üslubu görebilmek için “buraya” dokunabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder